Ne zaman güneşin akşam vakti gidişine batışına denk gelsem
Manzaranın büyüsüne kapılır derin ufuklara dalarım
Deliormanda doya doya yaşadığım gün batımları gelir aklıma
Acı ve hasret yakar genzimi, canım yanar, gözlerimi gizlerim.
Islık çalarak mırıldanarak gurbeti ve hasreti yaşamış yorgun yüreğimi serinletirim.
Sırf bu yüzdendir belki kim bilir!
Deliormana hemen yaz gelsin ister ellerimi açar yaradandan dilerim.
Kendim için bir şerh koyarım.
Bende orda olmak kaydı şartı ile diye not düşerim.
Eee nede olsa benim memleketim bilin istedim.
Ne zaman bulunduğum yaşadığım memlekete kar yağsa,
Zaman durur sokağa atarım görmüş geçirmiş dingin bedenimi
Dil’im kurur nefesim daralır, adımlarım sıklaşır, hayallerim depreşir, kuş kanadı misali çırpınmaya çalışır bedenim.
Yüreğim sızlar da.
Mazeretlerim şikayetlerim kıştandır soğuktandır derim.
İşin aslını bir ben bilirim birde beni yurdumdan sevdiğimden edenler bilir.
Karla kaplı caddelerde,
Issız sokaklarda yürür,
Yaşama dört elle sarılır sevda ile düş ile kalın kaplı sabır ile direnirim.
Çok eskidir beyaz karla adı konmamış benzersiz ve nedensiz sohbetlerim
Deliorman’ım düşer gelir konar aklıma
Hezargrad meydanının incisi Pargalı İbrahim Paşa Camisine bakan küçük sıcak bir kafede hayal ederim kendimi.
Keyfe bak sen hele,
Oturmuşum sobaya yakın bir köşe masada
Buğulu camlardan dumanı tüten taze çekilmiş mis kokulu sade türk kahveme yoldaşlık ederim.
İçimden melodisi eşliğnde yana yana türkü söylemeyi geçiririm
Başımı öne eğimem, derdimi kimseye söylemem yaşadğımı birde yaşatanı eniyi yine ben bilirim.
Çok düşünmem utana sıkıla ezberimde olan türkülerime yaslarım derdimi ve kendimi.
Dedimya karla muhabbetlerim de çok olmuştur benim.
Belki o yüzden
Bizim oradaki gibi, günlerce lapa lapa kar yağsın isterim,
Geldiği gibi aynı gün gitmesin en az diz boyu günlerce yağsın isterim.
Hasretle ve hararetle dostlarım
Deliorman da olduğu gibi lapa lapa dolu dolu kar görmek yaşamak çok isterim.
Ne zaman meyve fidanları buram buram çiçek açmaya başlasa
Deliormanın kış uykusundan uyandığı ilk baharlar canlanır gelir aklıma.
Yeşilin uçsuz bucaksız her tonu seriler önüme
Nerde olursam olayım
Demir baba tekkesinin ahşap merdivenlerinde yürür gibi yürürüm yolumu
Kırmızı, pembe, beyaz kiraz ağaçlarına dokunarak ilerlemek seyre kapılmak isterim uzun köy yollarında.
Ağaçlar kış uykusuna hazırlanır soyunurlar ya hani
Yorgun düşen yapraklar bir bir veda eder ya dalına,
Yollar çil çil yapraklarla saray halısı gibi bezenir ya hani
İçimi hüzün kaplar ayrılıklar gelir aklıma.
Yine boş durmam; Bir Balkan türküsü bulur mırıldanırım derman olurum hak etmediğim açılan yarama.
Gelmesin isterim ama
Deliorman hiç çıkmaz ki, hep gelir durur aklıma.
Dört mevsimini bilir bir mevsimde ben katarım yurduma
Beşinci mevsimi insanıdır memleketimin.
Bal ve kandır yani sırf bu yüzden balkan gibi adamdır memleketim
Biraz vicdan biraz irfan, birazda harman yerinde savrulan insandır benim memleketim.
Eski Koca Balkan boydan boya
Duy işit hasretimin sesimi
Anla biraz yorma beni
Ey en sevdiğim Deliorman yoksa
Kalırım yaya.
Ozan Yunus gibi
Gah eserim yeller gibi,
Gah tozarım yollar gibi,
Gah akarım seller gibi,
Gel gör beni aşk n’eyledi?
Ne yaşarsak yaşayalım,
Nerde yaşarsak yaşayalım,
Vatan haricinde saadet yoktur.
Bilin İstedim.
Cevat Çırak
20 .11.2019
İstanbul
Bunu paylaş:savruluyoruz,ahlak,edep,toplum,düzen, kural
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.